ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırılara ilişkin neler biliniyor?

İsrail, 13 Haziran’da İran’a ait çok sayıda nükleer ve askeri hedefe saldırı başlattı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırılara gerekçe olarak “İran’ın nükleer silah elde etmeye yakın” olduğunu iddia etti.
İran ise nükleer hedeflerinin barışçıl olduğunu söyledi ve İsrail’in saldırılarına misilleme olarak İsrail’e yüzlerce roket ve insansız hava aracı (drone) gönderdi. O günden bu yana iki ülke arasındaki karşılıklı saldırılar sürüyor.
Trump uzun zamandır İran’ın nükleer silaha sahip olmasına karşı olduğunu söylüyor. İsrail’in ise nükleer silahlara sahip olduğuna yaygın biçimde inanılıyor ancak İsrail bunu ne doğruluyor ne de yalanlıyor.
Mart ayında, ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard, İran’ın uranyum stokunu benzeri görülmemiş seviyelere çıkardığını ancak nükleer silah üretmediğini açıklamıştı. Trump ise bu değerlendirmeyi “yanlış” olarak nitelendirdi.
Seçim kampanyası sırasında Trump, önceki ABD yönetimlerini Ortadoğu’daki “aptalca ve bitmek bilmeyen savaşlara” girmekle eleştirmiş, ABD’yi dış çatışmalardan uzak tutma sözü vermişti.
İsrail’in 10 gün önceki saldırısı başladığında, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yürütülüyordu. Sadece iki gün önce Trump, İran’a ciddi müzakerelere başlaması için iki hafta süre vereceğini söylemişti. Ancak Trump’ın açıklamalarıyla eylemleri çelişti ve bu gece İran’ın nükleer tesislerine saldırarak savaş müdahil olmuş oldu.
BBC, ABD’nin İran’a yönelik saldırısına dair bilinenleri ve bundan sonra olabilecekleri derledi.
ABD NERELERİ VURDU VE HANGİ SİLAHLARI KULLANDI?
ABD, Fordo, Natanz ve İsfahan’daki üç nükleer tesisi vurduğunu açıkladı.
Fordo, Tahran’ın güneyinde bir dağın içine gizlenmiş durumda ve İngiltere ile Fransa’yı birbirine bağlayan Manş Tüneli’nden bile daha derin bir yer altı tesisinde yer alıyor.
Fordo’nun yeryüzünden bu kadar derinde olması, İsrail’in silahlarıyla ulaşılmasını zorlaştırdı. Sadece ABD’nin Fordo’yu yok edebilecek kadar güçlü bir “sığınak delici” bomba kapasitesine sahip olduğu düşünülüyordu.
Bu Amerikan bombası “GBU-57 Massive Ordnance Penetrator (MOP)” olarak biliniyor. 13.000 kg ağırlığındaki bu bomba, uzmanlara göre patlamadan önce yaklaşık 18 metre betonu veya 61 metre toprağı delip geçebiliyor.
Fordo’daki tünellerin yüzeyin 80-90 metre altında olduğu düşünülüyor, bu nedenle MOP’un başarı garantisi yok. Ancak bu derinliğe ulaşabilecek tek bomba bu.
ABD medyası, saldırılarda bu bombaların kullanıldığını bildiriyor.
İRAN’DAKİ ETKİLERİ NELER?
ABD saldırılarının nükleer tesislerde ne tür bir hasar yarattığı ya da ölü veya yaralı olup olmadığı henüz netleşmedi.
İran devlet televizyonunun siyasi işler direktör yardımcısı Hasan Abedini, bu üç nükleer tesisin “bir süre önce” tahliye edildiğini söyledi.
Devlet televizyonuna çıkan Abedini, İran’ın “önemli bir darbe almadığını çünkü materyallerin zaten çıkarıldığını” dile getirdi.
Trump ise ulusa sesleniş konuşmasında “nükleer zenginleştirme tesislerinin tamamen ve bütünüyle yok edildiğini” söyledi.
Ancak BBC News Channel’a konuşan eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Mark Kimmitt da Trump’ın sözlerinin şüpheli olduğunu söyledi ve “Bunun tamamen ve sonsuza dek yok edildiğini iddia etmek mümkün değil” dedi.
İran, İsrail’le son çatışmaların başladığı günden bu yana 200’den fazla kişinin öldüğünü ve bin 200’den fazla kişinin yaralandığını açıkladı.
Öte yandan, İsrail, ABD’nin İran’daki nükleer tesislere düzenlediği saldırıların ardından güvenlik önlemlerini artırıyor.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), ülke genelinde kamu güvenliği kısıtlamalarının sıkılaştırıldığını duyurdu.
Bu önlemler arasında “eğitim faaliyetlerinin, toplu etkinliklerin ve iş yerlerinin yasaklanması” da yer alıyor.
İRAN NASIL KARŞILIK VEREBİLİR?
Uzmanlara göre İran, İsrail’in askeri üslerine yönelik saldırıları ve bölgedeki vekil güçlerinin (Lübnan’daki Hizbullah, Suriye ve Gazze’deki Hamas) zayıflatılmasıyla ciddi biçimde güç kaybetti. Ancak hala büyük ölçekte zarar verme kapasitesine sahip.
İranlı yetkililer, ABD’yi bölgeye müdahil olmaması konusunda uyardı ve “telafisi imkansız zararlar” verileceğini, bunun “bölgesel çapta bir savaşa” dönüşebileceğini söyledi.
İran, bölgede bulunan ABD üslerini hedef almakla tehdit etti. ABD, Bahreyn, Mısır, Irak, Ürdün, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri dahil olmak üzere en az 19 bölgede askeri üsler işletiyor.
İran’ın en olası hedeflerinden biri, Bahreyn’in Mina Salman kentindeki ABD Donanması’na ait 5. Filo karargahı olabilir.
Ayrıca, Basra Körfezi’ni Hint Okyanusu’na bağlayan ve dünya petrolünün yüzde 30’unun taşındığı kritik deniz yolu olan Hürmüz Boğazı’nı da hedef alabilir. Diğer deniz yollarına yapılacak saldırılar ise küresel piyasaları istikrarsızlaştırma riski taşıyor.
TRUMP ABD’Yİ SAVAŞA SOKMAK İÇİN KONGRE ONAYI ALMAK ZORUNDA MI?
ABD yasalarına göre, bir ülkeye resmen savaş ilan etme yetkisi yalnızca Kongre’ye, yani Temsilciler Meclisi ve Senato’da seçilmiş milletvekillerine aittir.
Ancak aynı yasalar, başkanı silahlı kuvvetlerin başkomutanı olarak tanımlar. Bu da başkana, Kongre onayı olmadan ABD askerlerini konuşlandırma ve askeri operasyonlar yürütme yetkisi verir.
Örneğin Trump’ın 2017’de Suriye’de Esad hükümetine yönelik hava saldırısı düzenleme kararı Kongre onayı gerektirmemişti. Trump, bu kararı ulusal güvenlik ve insani gerekçelerle tek taraflı olarak almıştı.
Her iki partiden bazı milletvekilleri son dönemde Trump’ın İran’a yönelik saldırı emri verme yetkisini sınırlamak için Kongre’ye bir savaş yetkisi tasarısı sundu. Ancak bunun oylamaya sunulması haftalar sürebilir ve bu tür adımlar daha çok sembolik anlam taşır.